1 Aralık 2012 Cumartesi

Ve yeniden; DUKAN a dönüş :)) iyi ki :))

Biliyorum biliyorum... uzun oldu yine... son yazılara da hep böyle başladım... ama bu defa mazeretim önemliydi gerçekten... :))) kısa bir rahatsızlık molası... öyle, böyle derken yazamadım :)))

Biraz da plansız bir ameliyat, hazırlığı ve de sonrası... istemeyerek de olsa dukanı ihmal ettim... ama artık tekrar normal yaşama adapte olurken... Yeniden hoş geldin dukan..

Nekahet, aman güçsüz kalmayalım derken... işin faturası + 3 kilo olunca..... acilen doğru yola dönüş planlandı... ancak hiç de panik olup eyvahlanmadan... ve işte bu da dukan farkı....:))

Önce itinayla dukan alışverişi... dukan ekmekleri ve kakaolu şirin kek... en favori yemekler de yapıldı... ve oyun yeniden başladı :)) işte yine doğru yoldayım kısaca....

Daha önceleri beni hep böyle havalar mahvetti :)... nasıl yani demeyin... asla beceremedim sıkıntılı dönemlerden sonra öyle hemen toparlanıp diyetime geri dönmeyi... yo yo günleriydi onlar... böyle günlerde hep, verdiğim kiloları birer birer geri alır, tartılardan ve aynalardan kaçar, kendimi konfor yemelerine adardım... şimdi bunu çok daha iyi anlıyorum...

Dukan Diyeti öyle bir sistem ki; insan geri dönebileceğini, yeniden becereceğini, kaldığı yerden devam edeceğini biliyor... tabii bu bozup bozup tekrar baştan başlamak değil..o çok da sakıncalı... sadece böyle zorunlu yoldan çıkmalarda artık tümüyle kaybolmuyor... daha önceki deneyimle hem diyeti hem kendini, yapabilirliğini ve bunun kolaylığını biliyor... fark da orada...

İşte bu nedenle; biliyorum ki BİR DAHA TEKRAR KİLO ALMAYACAĞIM... ince ayarlarla artık dengeleyebiliyorum... hem de hiç zorlanmadan... bunu bilmek, daha da önemlisi inanmak öyle güzel ki... anlatamam.... öyle iyi hissettiriyor ki... güvenli... dingin... gururlu... mutlu... daha ne olsun ki....

Çevremdeki herkese resmen mobbing yapıyorum... bu diyetle tanışmalılar... kendileri için bunu yapmalılar... her geçen gün hayattan kaybediliyor... özellikle ciddi kilolular için çok önemli... o kadar çok şeyden uzak kalıyor ki insan... hayatı resmen kıyısında yaşıyor... bu halde geçirdiğim seneleri nasıl yaşadım, bunu kendime nasıl yapmışım... inanın bilmiyorum... sanki uyuşmuştum... sanki bir beyin tutulmasıydı... öylesine puslu ki bu anılar... beyin özellikle unutmayı seçiyor sanırım...

Kaç defa dedim... yine diyeyim... eğer insan bilse... kilo verince olacakları GERÇEKTEN ANLAYABİLSE... asla asla bunu yapamaz kendine... öyle inanıyorum ki buna... işte bu inançla taciz ediyorum sevdiğim kilolu her kişiyi... affola :)))

Sevgiyle :)) iyi şanslar bu yolda hepimize....

6 Kasım 2012 Salı

Zayıfladım ve yeniden dalmaya başladım... teşekkürler Bay Dukan :))

                                                          

Çok ara verdim çokkk biliyorum, affola :) Ama bu arada neler oldu neler... işte tüm bunlar "sonrası" durumunda yaşadıklarım.... öyle çok şey var ki yapacak... ve öyle bir enerji ki hissettiğim... sanki her şeyi yapabilirim... hayat uzanıyor önümde bir lezzet sofrası gibi... tadım tadım yaşamak kararındayım... Dukana en gönülden teşekkürlerimle...

Seneler önce bırakmıştım dalmayı... önce vakit olmadı.. sonra giderek biriktirdiğim kilolarla... "dalmak mı... hadi canım sende" durumundaydım....

Geçen seneden beri aklımdaydı... artık diyordum... artık yapabilirim.... işte önce hayallerimde oluşan bu su altı hevesi, giderek su altında fotoğraf çekme özlemiyle de birleşince ( sanki su yüzünde fotoğraf çekermişim gibi) :)) 30 Ağustos da kısa bir Kaş kaçamağı ile eğitimi aldım... tek yıldız dalgıç brövem elimdeydi.. sonra arkası nasıl da geldi... artık eğrisi doğrusuna mı geldi denir... Tanrım bahşetti mi denir... evren önümü açtı mı denir :)) önce bayramda Kızıldeniz gezisi ayarlandı... dalış sayısını arttırmalıydım... ben de araya bir Kaş kaçamağı daha sıkıştırdım... veee işte tam o tarihlerde Kaş ta bir de su altı fotoğraf atölyesi olunca.. bir arkadaşım da bana su altı makinesi yetiştirince ben hayatımın ilk digital çekimlerini su altında bu atölye de yaptım... sonra diğer dalışlar... sonra da su altı dünyasının Mekkesi Sharm... bayramda bu görsel şöleni yaşadım....

Nereden nereye... daha 3 ay önce sadece düşlerimde olan scuba nasıl da birden hayatıma girdi... eğitim, fotoğraf, nefis Kızıldeniz su altı, Thistlegorm batık dalışı derken.... hayal bile edemeyeceğim bir hızla hayatıma girdi su altı, dalmak ve su altı fotoğrafçılığı....

Hayallerimize uzanmakta tereddüt yaşarız bazen... bazen olurlara bakmaz, olmazlara sığınırız... en kolay kaçışımız da, ya da kaçış özürümüz kilolarımızdır... ama hafifleyince... o tazelenen yaşam enerjisiyle... öyle çok kapı açılıyor ki yaşamaya dair... evren de yanımızda... Alaaddinin lambası gibi... sadece ne istediğinize karar verin ve inanın bence.... kalanı çorap söküğü gibi geliyor...

Her şeyin başı... kendine inanmak... yapabileceklerine... yaşamaya inanmak.... yaşamaya kararlı olmak... cesaretle.... üzerine üzerine....inanın değiyor her şeye..

Sevgilerimle... :)))

5 Ekim 2012 Cuma

Saç dökülmesi, kalsiyum ve dukan diyeti

Evet... aynen dün yazdığım gibiymiş konu... bugün gerçekten detaylı olarak araştırdım...

Fazlaca tıbbi deyim kullanmamaya çalışarak olayı biraz daha anlatmaya çalışayım...:))

Vücudumuzda Kalsiyumun % 98 i kemiklerde bulunuyor... kullandığımız, kalsiyumun kan da serbest olan, iyonize denilen kısmı.. kan da kalsiyumun % 50 si kan proteinlerine bağlı bulunurken % 40 ı serbest dolaşıyor... kanda protein miktarı artınca bağlı olan kısım artıyor.. artmış bağlanmada asit-baz dengesinin de rolü var... ayrıca yine artmış protein miktarı böbrekten fazla miktarda kalsiyum kaybına da neden oluyor... hatta bu durum böbrek taşı oluşma riskini 2.5 kat kadar arttırıyor...

Bu kalsiyum azalması, dışarıdan ekstra  kalsiyum takviyesi ile azaltılabiliyor ve kan kalsiyum değeri tekrar normale dönüyor...

Gelelim bizim dukan diyetine... atak ve sp günlerinde %60-90, sebze-protein günlerinde % 50 protein alan bizlerin, doğal olarak kan protein düzeyi artıyor... proteinler vücutta depolanamadığından, üre ve ürik aside parçalanana kadar da kanda dolaşıyorlar... işte o nedenle bizde yukarıda bahsedilen kalsiyum azalma sıkıntısının görülmesi normal...

Kanda serbest kalsiyumun azalmasının ( hipokalsemi) derecesine göre farklı bulgular görülebiliyor... çok ciddi azalmalarında kasılmalar, uyuşukluklar olurken... hafif azalmalarda tırnaklarda kırılmalar, saç dökülmeleri sık görülen bulgulardan...

Dukan Diyeti uygulayıcılarının en çok yakındığı şikayetlerden olan saç dökülmesinin bir nedeni de bu kalsiyum azalması olabilir...

Bu konuda yapılan çalışmalar 3 ay gibi bir sürede aşırı protein alımına bağlı kemik erimelerinin bile olabileceğini, yani kemiklerdeki kalsiyum yoğunluğunun azalmasının ( osteoporoz) görülebileceğini iddia ediyor...

Ciddi kilolular için seyir döneminin 4 - 6 ay sürebileceğini göz önüne alırsak, bu önemli bir iddia diye düşünüyorum... Dukan diyetinin seyir dönemini önerilenden fazla uzatmamak bu açıdan da önemli..

İyi habere gelince kalsiyum takviyesi alınması durumunda ( çok da abartmadan tabiiki) yada normal beslenmeye geçilmesinden sonra bu durumun da düzelmesi...

Bütün okuduklarımdan sonra sonuç;
- Periyodik testlerimize mutlaka kan kalsiyumunu da ekleyelim
- Saç dökülmesi varsa ve yeteri kadar süt ve süt ürünü kullandığımızı düşünüyorsak, bir miktar kalsiyum takviyesi alalım
- Sp günlerini önerilenden fazla yapmayalım...
- Nasılsa serbest diye çok çok fazla protein almayalım
- Böbrek taşı eğilimi yada böbrek sorunları varsa bu diyeti dikkatli ve hekim kontrolünde yapalım..
- Bir de bence sebze ve protein günlerini günaşırı yaparak üst üste yapılmış sp günleri ile vücudu yormayalım...
- Egzersizlerimize kemikleri güçlendirdiği bilinen ağırlık ve rezistans çalışmalarını mutlaka ilave edelim...

Tabii bu öneriler bana ait... Dukan diyeti yapanlarla ilgili maalesef bilimsel bir çalışma yok... belki bizler birlikte kendi sonuçlarımızı derleyerek bir çalışma yapabiliriz...bu konuda yorum ve katkılarınızı bekliyorum..

Sevgilerimle..

4 Ekim 2012 Perşembe

165. gün... 23 kilo... ve dikkat edilecek önemli bir konu: KALSİYUM...

Seyir döneminin sonunda... biraz güçlendirmeden alıntılar, biraz da kaçamaklarla ortaya karışık olunca... yaklaşık 1 ayda sadece 1 kilo gidebildi... ama olsun gitti ya :))

Bu arada devamlı okuyorum... sevgili dukan diyetim ve protein ile ilgili...

Bu konuda öğrendiğim en çarpıcı yan etki ; olası bir KALSİYUM EKSİKLİĞİ... Yüksek oranda ve miktarda proteinle beslenme hem kanda kalsiyumun bloke edilmesine hem de idrarla atılmasına neden olabiliyormuş... bu da bir iddia, ama ciddi bir iddia...

Kısaca yediklerimizde yoğurt, süt ve peynirin önemi ortada... bu konuda destek bile alınabilir...

Bir de egzersizlere rezistans egzersizler denilen; ağırlık çalışmalarını da ilave etmeli... böylece kemik yoğunluklarını korumak mümkün olur... bu da bir kulağımızda bulunsun :))

Protein konusunda ve bu konuda tekrar yazacağım.. şimdilik bilgi toplamaya devam...

Ben diyetime devam ediyor ve kilolardan neredeyse tamamen kurtulmanın keyfini yaşıyorum son günlerde... öyle böyle değil... çok iyi bir şey bu.... darısı tüm isteyenlerin başına... istemek yetiyor gerçekten... SADECE YETERİNCE İSTEMEK... kalanı teferruat...

Sevgiyle :))

24 Eylül 2012 Pazartesi

SÜT REÇELİ ve çeşitlemeleri

Evettt dün akşam yaklaşık 2.5 saat uğraştım...

Önce Simlanın tarifi ile heveslenmiştim.. Sonra ilkay ve diğer dukancılar denemeye başlayınca birden gaza geldim.. bir kolay yolu olmalı diye geçtim ocağın başına 3 ayrı deneme yaptım...

İşte tekmili birden süt reçeli maceram :)))


1- KLASİK TARİF:
Normal tarifte tencerede karıştırılarak yapılınca dibi tutuyor diye çelik tencerenin içine oturttuğum bir küçük borcam da yapıldı.

2.5 su bardağı yağsız süt, 3 yemek kaşığı süt tozu iyice karıştırıldı... orta açık ateşte kapağı açık olarak (çift tencere olunca kapak kapanamıyordu, zaten kapanınca nasıl buharlaşma olacağını da tam anlayamamıştım) pişmeye başladı.. arada devamlı karıştırdım. 46. dakikada 3.5 yemek kaşığı takita ve 1/4 çay kaşığı karbonat koydum (kabarma olmadı)

Veeeeee toplamda 167 dakika pişti... giderek koyulaştı... rengi hafif karamelize oldu.. kıvamı enfes bir koyu krema kıvamına geldi... ocaktan aldım... buzdolabında bal kıvamında şu anda... küçük reçel kavanozu kadar çıktı...lezzeti vazgeçilmez :)))

2- KOYULAŞTIRILMIŞ, SÜT TOZU ARTTIRILMIŞ TARİF

Bu kadar uzun sürede koyulaştığını siteden öğrenince... süt tozunu arttırayım, sütü azaltayım dedim...

6 yemek kaşığı süt tozu, 1 bardak yağsız süt karıştırıp yine altta döküm çift tencere araya su yöntemiyle pişmeye bıraktım. koyuluğu çok güzeldi... 10. dk da 4 yemek kaşığı takita ve karbonatı koydum (bu da kabarmadı) ama onu da 80 dk pişirdim... rengi koyulaşmadı daha önce.. bu arada çok koyu olduğundan 2 defa 2 şer çorba kaşığı süt ilave ettim...

Sonuç dolapta çok daha koyu bir reçelim var.. hemen hemen aynı miktarda çıktı.. ama daha tatlı.. bir çay kaşığı yemek yetiyor..lezzeti bir harika :))

3- MİKRODA SÜT REÇELİ
2 numaralı karışımı bu defa mikroda denedim... 1 er dakika max da pişirerek test ettim... ilk dakika çok kabardı... büyük bir cam tencereye aldım.. 2. dakikada kıvamı kabarmış çok iyi çırpılmış yumurta akı gibiydi... telle karıştırıp karbonat ve tatlandırıcıyı ekledim... 4. dakikada hafif kesilmeye başladı ve kabarmış höşmerim gibiydi... 5. dakikada rengi döndü ama kıtırık bir şeker çeşnisi haline dönüştü... tadı ehhh :))

Bu konuda biraz daha çalışmak lazım... bence HÖŞMERİM halinde bırakmalıydım :)))

Sonuçlar ilk resimde: kare olan klasik tarif, saplı olan koyulaşmış hali, diğeride şekerleme.... bunlar bitsin yeni denemelere devam :))))

Tarifler biraz karışık ama lezzet harika... tencerelerin dibi tutmadı ve sadece arada bir karıştırdığım için koluma da bişi olmadı :))) afiyet olsun tüm dukancılara :)))

21 Eylül 2012 Cuma

DUKAN EKMEĞİ


krema kıvamında yumurta akı
pişmiş ekmekcikler
DUKAN EKMEĞİ

3 yumurta akı
1 yumurta sarısı
1/2 su bardağı süzme ligth yoğurt
4 çorba kaşığı yağsız süt
mayalanmış hamur
6 çorba kaşığı yulaf kepeği
Yarım paket karbonat
1 tatlı kaşığı kuru maya
1/2 tatlı kaşığı tuz
1-2 damla sıvı tatlandırıcı
1-2 damla tereyağı-vanilya aroması

Malzemeler oda sıcaklığında olmalı...

Yumurta akları, karbonat, tuz, tatlandırıcı bir çırpıcı yardımıyla koyu krema kıvamına gelene kadar karıştırılır... karışıma süzme yoğurt ( evde bir tülbent yardımıyla kendim yağsız yoğurttan yaptım) süt eklenir....

hamur kalıplarda
Yulaf ve maya iyice karıştırılır... karışıma eklenir.... ılık bir yerde (ben 50 derece de fırında beklettim) üstü bir havlu ile kapalı olarak yarım ila bir saat bekletilir.... hamurun hacmi yaklaşık 1.5 katına çıkıp üzeri delik delik olunca mayalanma tamamlanmış demektir... küçük silikon kek kalıplarına koydum.. Bir kaşıkla 12 küçük kalıp bir de orta boy silikon kalıbın dibinde olacak şekilde paylaştırdım... üzerlerine yumurta sarısı sürdüm... fırında 175 derece de 25-30 dk yeterli oluyor... kek kalıplarında kolaylıkla çıkıyor...

Tadı biraz mısır ekmeğini andırıyor.. sıcakken bir parça peynirle... mmmmm... pek lezzetli gerçekten... soğuduktan sonra da ikiye kesip kızarınca çıtır çıtır ekmek oluyor, kahvaltıda müthiş...

Ek bilgi; Daha çıtır olmasını isterseniz pişirme süresini 5-10 dk daha uzatın, ayrıca mufin kaplarına 1 er yemek kaşığı koyarsanız içi az çıtır kabuklu ekmekleriniz oluyor... ayrıca tadını sevenler için DEREOTU, yada ZEYTİN AROMASI çok yakışıyor...

Afiyet olsun...
 

Not: Tarif bu alandaki en iyi tarif sitesi olan
http://www.dukandietrecipes.co.uk/ tariflerin bir karışımıdır,
 bir iki küçük ekleme değişiklik de yaptım tabii :))...
bu iki siteyi de şiddetle öneririm....

17 Eylül 2012 Pazartesi

Öncesi, Sonrası.... hissettiklerim... peki neden kilo almıştım ben...

Neden şişmanladım... nasıl izin verdim buna diye soruyorum kendime son zamanlarda...

Bu bir kaçışmıydı... kendimden... yaşamdan...

Sığınmak mıydı konfor yemelerinin yasak tatminine... ya da bir ceza belki de bilinçsizce verdiğim kendime...net değil duygular... karışık... içiçe... ayırt etmek çok zor ilk bakışta... belki de hepsinden bir parça...

Nasıl kıyar insan kendine... nasıl gelir bu hale... ama oluyor işte... oluyor... dostlar bile.. üzgün ama karışamıyor... karıştırmıyorsunuz... bir duvar arada penceresiz, kapısız.... öylesine dik... içine sadece yiyecekleri aldığınız kendinizle beraber... ulaşılamayan, karanlık, bulanık bir gerçeklik... fenaymış kısaca... çok fena...

Hep diyet yapıyordum oysa... devamlı zayıflama dergileri kitapları okuyordum dünyanın her tarafından... hep gündemimdeydi zayıflama ve diyet konusu... asla pes etmemiştim güya... buz dağının görünen yüzünde bu vardı... ama... içte... taaaa derinde... kaçmalarıma mezeydi sanki kilolarım... kendimi affediyordum yemelerimde... ve her kilo ile cezamı infaz ediyordum... niye cezaydı... o da net değil... yaşamımdan memnun olmasam da değiştirmek için bir şey yapmamamı cezalandırıyordum sanırım... ve kilolarla bir şey de yapamaz hale gelerek özür buluyordum bilinçsizce... nasıl bir sarmal, nasıl bir kısır döngü bakarmısınız...

Bunları öyle geç fark ettim ki... kendimden utandım... ne yapmıştım kendime... ben ki bu kadar güçlü bir insandım güya... ama yetmedi.. yetemedi... güçlü olmak kör olmaya... bilinçli, tercih edilen, taammüden olan körlüğe engel değilmiş demek ki...

Fark etmek çözümün başlangıcıymış... fark etmekten kaçıyormuşsun asıl... aynalara bakmadan... kendinle yüzleşmeden... ezber söylemlerle, ezber görmelerle... gördüğü inkarlarla yaşanan bir farkındalıktan kaçış durumu bu kısaca...

Her başarılı kilo verme macerasının en rating alan kısmıdır ya öncesi sonrası karşılaştırmaları, görsellikleri... işte en az onlar kadar değerli, öncesi sonrası hissetmeleri...

İnsanlara önceden gösterilebilse... görselleştirilebilse sonrası halleri... ve o sonrası halleri bir de anlatabilse.... farklılığı... hissettiklerini... yeni kendilerini.... bu hedef görsel ve beyinsel olarak oluşturulabilse... bence bingo... obezite diye bir şey kalmaz... yada hadi çok azalır diyelim...

İşte böyle...

Keşke dememek elde mi şimdi... keşke çok daha önceden anlayabilseydim tüm bunları... ama olsun ne yapalım... zararın neresinden dönersen karmış...

Ya hiç fark etmeseydim.... dimi ama :))

Sevgiyle...


10 Eylül 2012 Pazartesi

141. gün ... 22 kilo gitti

Kilolardan bahsetmeyeli de epey oldu dimi... tatiller bayram kaçamaklar :((  (evet sonuna yaklaştım diye azıcık yayıldım sanırım) derken biraz yatay seyrettim seyirde... hatta 2 kilo alıp döndüm dalış tatilinden... aslında birazı su birazı posa.. bunu bilsem de yine de terazide pozitife geçmek hoşuma gitmedi doğrusu...

Döner dönmez bira zsıkı tuttum diyeti... ve almış görünenlerin üzerine 1.5 kilo da vermiştim hatta..

Evet Dukana başlarken ilk hedefim 22 kilo verip 42 - 44 beden arası olmaktı... bu gerçekleşti aslında... ama kilo verme o kadar iyi gidiyor ki... 3. döneme geçmeye kıyamıyorum sanki.. o nedenle sanırım 3-5 kilo daha versem falan der oldum... bakalım.. ay sonuna kadar seyre devam... hergün sebze yenilen 3. dönem de biraz posa biraz su demek ki ibre bir iki kilo yükselecekse.. en azından 2-3 kilo daha verip hayata bu kilo da devam ederim diyorum bir de...

Bakalım... günler geçiyor... hele ay sonunu görelim bakalım daha ne kadar gidecek...

Sevgiyle :)

Vücut Algısı - Body İmage.... bu benmiyim gerçekten :)).

Önünden geçtiğim aynalara, vitrinlere takılıyor gözüm.... kendime yani... "yok artık" diyorum... mutlaka zayıf gösteren formda üretilenlerdendir bu camlar... inanamıyor beynim ilk baktığında... vallahi de böyle oluyor gerçekten... bunu "aman da ne çok zayıflamışım" edasıyla söylemiyorum inanın...gerçekten de bu hissettiğim...

55 kilo oldu toplam verdiğim... normal boyutlarıyla bir erişkin çıkıp gitti bedenimden.... aklım almıyor... bu nasıl oldu... kilo vermişime de değil hayretim... aldığım ve geri verdiğim kilolara... daha doğrusu bunun olmuş olmasına...

Bu kadar kiloya nasıl izin vermişim... aklımın almadığı kısmı da o işte...

Geçenlerde, bu beden algısı meselesini keşfettiğimde asıl sorunun bu olduğunu da keşfettim... evet yaaa... işte buydu... kilolu hatta obez olduğum dönemlerde de beynim reddediyordu aynalarda gördüğü... işte bir "yok artık" o zaman da mevcuttu... tamam kilo aldım diyordu bilinç altım ama bu kadar da değil canım... kesin bu görüntü doğru değil...

Hani aynalarda belli açıdan gördüğümüz kendimize gözümüz alışır da... sonra tesadüfen çekilmiş bir videoda yada kamerada kendimizi tanıyamayız ya... ya da arkadan çekilmiş resimlerimizin hepsinin kamera şakası olduğu fikrine tutunuruz ya gönüllü... işte öyle bir durum bu... yoksa kendimizi doğru algılasak... 360 derece görebilsek çok yönlü... kim kendine bunu yapabilir ki... kim kıyar kendine böyle...

Belki de önceki yazılarda da bahsettim.... 6-7 sene önceydi... uzun zamandır görmediğim bir arkadaşım bana bakıp ; - Nasıl yaptın bunu kendine, nasıl kıydın.... demişti... tam da anlamamıştım aslında... espriyle karışık geçirmiştim... kendimi, bizzat kendi hayatımı geçiştirdiğim gibi... ama oluyor işte... farkındalığı korumak kolay değil... hele kaçmak işime geldiğinde... faturaları görmezden gelmek çözüm mü oysa... işte hesap ortada :(

Acayip bir duygu hafiflemek... yeniden eski beni bulmuş gibi hissetmek... 16 sene sonra, bir de saçlarımı eski kullandığım şekliyle kestirdikten sonra, beynim yeni vücut imajıma alışmasa da... gözlerim eski bir resme bakar gibi yeniden... bu aynada gördüğüm kişi 30 lu yaşlarındaki ben...bu da ayrı bir sorun yaratıyor tersinden... kendimi o yaşlarda sanıyorum sık sık... sanki geçmişi yeniden yaşar gibi... hatırlatmam gerekiyor kendime içinde bulunduğumuz yılı.. yaşımı... yani ne beynim ne gözlerim gerçeklerin farkında hala... beyin kabul etmiyor.. gözlerim abarttıkça abartıyor... bense arada keyiflimi keyifli...

Zaman diyorum... zamanla oturacaktır taşlar... artık ne bu görüntümden ne de yeni beden imajımdan vazgeçmeye niyetim yok...

Dukan ile kilo dengeleme yollarını öğrendik deneye yanıla... bu öyle bir sistem ki, farkındalığı koruduğunuz ölçüde kontrol hep sizde... inanın aynen öyle.....

Sevgiyle :))

7 Eylül 2012 Cuma

Dukan diyeti kaç defa yapılabilir???

Merhabalar...

Uzun bir ara verdim yine... güya sık sık yazacaktım ama olmadı işte... 2. dönemin son günleri dedim, tatil dedim ben de biraz gevşedim galiba :))...

Kendimi de yeniden disipline ettiğim şu günlerde.... bu önemli konuyu bir anlatayım dedim...

Dukan diyeti hakkında bilen bilmeyen herkesin bir fikri var ya.... çevremizdeki hemen herkes bizi vazgeçirmeye uğraşıyor ya zararlı diye... nasılda savunuyoruz çatır çatır "yok vallahi değil, usulüne uygun yapılınca bir sorun yok" diyerek kendimizi parçalıyoruz ya.... bir tek konu var ki Mr Dukan bile katı ve dik duruyor.... DUKAN DİYETİNİ ÖMRÜ HAYATIMIZDA SADECE 2 KERE BİR BÜTÜN OLARAK YAPABİLECEĞİMİZİ söylüyor... yani bu sene verdim seneye aldım ... hoopppp sil baştan yaparım, kolayca kilo veririm... sonraki sene... gene almışım 20 kilo ... canım ne olacak... yaparım bir Dukan veririm olmuyor kısaca....

Dukan diyeti sırasında normal beslenme normlarının dışına çıkıyoruz... lif açığı oluyor... çok protein yükleniyoruz.... protein ve yağlarımız yanarken bir çok atık madde oluşturuyor... bu durum çok uzun sürelerle devam edilirse sakıncalı olabiliyor.. bir yada iki sefer için bu durum geri dönüşsüz bir hasar yapmasa da sık sık tekrar edilmesi durumunda bu sakıncalı olabilir diyor sevgili doktorumuz... Bir de ayrıca, vücut artık duyarlılığını kaybediyor bu metabolizma değişimine ve diyet de eskisi kadar etkin olamıyor....

Bu argüman ne kadar bilimsel, ne kadarı güvenilir çalışmalara dayanıyor bilemiyorum... ama bu konuda ona güvenmemiz gerek sonunda... öyle diyorsa vardır bir bildiği diyerek... BU DİYETİ TÜM EVRELERİ İLE YAPMAYI GÖZE ALAMIYORSAK HİÇ BAŞLAMAMAK ÇOK DAHA AKILCI... en azından kendinizi hazır hissettiğinizde uygulamak için bir alternatif olmaya devam etsin..

Bu diyete başlamış olan bizlerse; yaptığımız işe daha ciddi ve konsantre sarılmalı... ara kaçamakları abartmadan ve hızla diyete devam etmeliyiz...

Diyet oturduktan sonra üst üste bozulmazsa gecikmeyle de olsa kilo verme sürüyor... önemli olan "yaa ben nasılsa bozdum, artık bunun geri dönüşü de yok, ben boş vereyim" duygusuna kapılmadan, yeniden 2-3 gün atak yapıp diyete kaldığın yerden devam edebilmek...

TABİİİ EN İDEALİ HİÇ BİR KAÇAMAK YAPMADAN TÜM DÖNEMLERİ USULÜNE UYGUN TAMAMLAMAK... Bunu tartışmaya bile gerek yok... en hızlı ve sağlıklı diyet o şekilde devam ediyor... ama insanız sonuçta... bir zayıf anımızda bir kaçamak yapınca... yada birkaç günlük olağanüstü bir durumda diyeti yapamayınca... hemen pes demeyelim... bunca emeğe ve bu diyeti yapabilme haklarımıza yazık...

Geri dönebileceğimiz her noktadan kararlı bir şekilde diyete devam etmek gerek... asla vazgeçmeden... pes demeden... inanın sonuçlar her şeye değer...:))

Sevgiyle... bol şans yine hepimize :))

16 Ağustos 2012 Perşembe

evet.. 20.5 kilo gitti... 116. gün... dukanla seyrin son günlerindeyim..

Artık seyir döneminin sonlarındayım... biraz tempo, biraz karışıklık, biraz ramazan sofraları derken... ufak tefek kaçamaklar yapsam da... kilo verme devam ediyor yavaşlayarak da olsa... bu dönem için hedeflediğim kiloya 2 kilo kaldı... sonrası güçlendirme, yada benim modifiye güçlendirme dönemi olacak....

Daha önce de biraz bahsettim sanırım... Dukanın önerdiği 2. diyet yöntemini ben güçlendirme dönemi için uygulamayı düşünüyorum...

Mr Dukan; vereceği kilo göreceli olarak az olanlar, kilo vermeyi daha uzun süreye yaymak isteyenler için, bir ikinci alternatif olarak öneriyor bunu... haftada 2 gün protein günü, diğer günler abartmadan normal beslenme şeklinde özetlenebilir....

Ben de bu şekilde yapacağım...haftada 2 gün, pazartesi-perşembe saf protein günü yapacağım... diğer günler güçlendirme ve koruma döneminin bir karması olacak... yani yeme düzenimi tam bozmadan ama çok da kasmadan... ve de illaki abartmadan önümüzdeki bahara kadar devam edeceğim....7-8 ay... bu sürede 5-6 kilo daha verebilirim...yavaş yavaş.... şart değil ama versem daha da iyi olacak gibi :)) ama bu halimden de acayip memnunum...

Sanki yıllar öncesine dönmüş gibi hissediyorum... yeniden genç kız olmuş gibi.. komik ama vallahi öyle... bu duygu da inanın harika....

Öyle zorlanmadan ve rahat ve keyif keyif gitti ki bu son 20 kilo... daha 4 ay bile olmadan... diğer kilo verme maceralarımla kıyaslanırsa...gerçek bir mucize... etrafımda kilolu gördüğüm herkese bunu anlatasım var... üzülüyorum... niye inanmıyorlar... niye denemeye bile korkuyorlar.. niye yapıyorlar bunu kendilerine diye...

Belki de senelerdir birileri de bana bakıp böyle düşünüyordu... ama bana kadar gelmedi bu
düşünceleri... keşke, keşke gelseydi... keşke onca ağırlığı yıllarca taşımasaydım...

10- 15 sene yaklaşık... ne büyük kayıp... bence söylemek lazım.... dozunda uyarmak lazım... hafif baskı bile anlaşılabilir bu yolda... mobbing e dönüşmemek kaydıyla... gönüllü kararlılara da sonuna kadar destek.... önemli... sonucu ben yaşıyorum... ve her kilolu becerebilir... bence böyle...

işte o nedenle devamlı anlatıyorum... anlatıyorum.... ama çoğunlukla yüzlerdeki ifadeler şaşkın ama inançsız... bu da üzücü...

Baştan yenilgiyi kabul etmek... ben yapamam'larla zırhlanmak... denemeye bile yeltenmemek... yarım yanlış yapılmış denemelerden kompetan "hayır olmuyor" lar donatmak... yazık değil mi... lütfen yapmayın...

Bir beyaz sayfa açın yeter... olmazlarınızı "neden olmasın" larla.... yapamam'ları "aslında yaparım" la... hadi canım'ı "mümkün" le değiştirin.... inanın doğru söylüyorum.....

Kolay olmasa, neden bu kadar çırpınayım....

Bir an önce deneyin en azından.... ne kadar erken o kadar iyi... sonsuz zamanları yok insanların... olanı neden konforsuz yaşayalım ki....

Bol şans ve keyifli günler olsun hepimize..... sevgiyle :)

9 Ağustos 2012 Perşembe

Dukan diyetim.... kolaylaştıran uygulamalar....

Merhabalar...

Evet engin bir yaz rehaveti içinde biraz gecikerek yazabiliyorum bloğa... affola....

Dukan diyetinin seyir döneminin sonlarındayım artık... önceden de planladığım gibi... yaklaşık 20 kilo gitti dukanla... son 2 kiloyu da önümüzdeki bir iki haftada veririm sanırım...

Son kilolarda olmanın rahatlığıyla arada 3. dönemin nimetlerinden yararlanıyorum :)))) yani meyve yiyorum bazen kaçamak... ödül yemeği hakkı bile kullandım 2 defa... abartmadan... 2. dönemden 3. döneme yumuşak geçiş yapıyorum... ama ana prensiplere saygıda kusur etmiyorum hala...

Güçlendirmede de yine biraz farklı bir planım var... 1-2 ay kitaptaki güçlendirmeyi yaptıktan sonra.... Dukanın daha yavaş kilo vermek isteyenler ya da verecek kilosu az olanlar için önerdiği yolu denemek istiyorum. Haftada 2 gün... mesela pazartesi- perşembe protein günü yapıp... diğer günler 4. dönem gibi yaşamak... yani 4. döneme 1 gün daha protein günü ilave ediyorum... güçlendirme süreci bitene kadar böyle... yani 22 hafta... yada ekstra bir 5 kilo daha verene kadar... kilo verme daha da devam ederse klasik güçlendirmeye dönerim... yada 4. döneme erken geçiş yaparım... bakalım günler neler getirecek....

Gelelim benim hayatımı kolaylaştıran bazı "bence tiyolar" a :))

- Mayalı dukan ekmeği, beyaz peynir sabahları çok keyifli oluyor
- Çemensiz pastırma her öğünde çok lezzetli... ama piyasada paketli olanlardansa şarküteri reyonlarında rica ederek özenle çemenleri aldırttığım pastırmalar çok daha lezzetli
- Yanımda taşımak için yine dukan ekmeği (kızartılarak çıtır hale getirilmiş), karper ligth peynir, dukan kakaolu kurabiyesi, goji berry, ligth yoğurt çok pratik... porsiyonluk ligth ayranlar da burada sayılabilir..
- Yoğurtlu dondurma ( meyveli ligth yoğurt ve aroma katkılı) ya da dondurma çubukları, meyve aromalı olan bu çubuklar özellikle meyve özlemine iyi...
- Dolapta devamlı bulunan somon ızgara.... sıcak ya da soğuk çok lezzetli...
- Çikolata krizinde; yumurta sarısı, tatlandırıcı, 1 tatlı kaşığı kakao ile yaptığım karışım... :))
- Tavuk ızgaralı, kızarmış dukan ekmekli, hardallı yoğurt soslu salata... gerçek bir şölen
- Krepler.... bolca yapıp dondurucuya koyduğum ve tost makinesinde 2 dk içinde yemeğe hazır hale gelen sevgili krepler... ve içine uygun herşey...
- Masama aldığım ve devamlı dolu tuttuğum su takımım...
- Aromalar.. özellikle vanilya, tereyağı, çikulata aromaları
- jelatin ve agar agar.... meyve aromalı jöle, puding ve soğuk soslarda harika...

işte bunlarla geçiyor günler...

evet bu diyet çok başarılı... hayatımda ilk defa şaşırarak kilo veriyorum... gözlerim alışmadı hala yeni ben'e... yani o kadar hızla....yaşaşınnn... hem de nasıl :))))))

sevgiyle....

4 Ağustos 2012 Cumartesi

104. gün ve 18.5 kilo..... oleyyyyy :))) Dukan Diyetim harika...

Bu aralar biraz tembellik, biraz yoğunluk, biraz dikkat konsantrasyon kaybı derken.... yazma sıklığım çok azaldı... biliyorum affola... söz verdiğim tarifleri yayımlayamadım, ama inanın ben bile yapamadım çoğunu günlerdir... önceden bahsettiklerimi de... denemek için sabırsızlandıklarımı da yapabildiğim anda fotoğraflayarak yayınlayacağım söz verdiğim gibi.. ilk fırsatta...

Gelelim benim diyet yolculuğuma; gerçekten harika gidiyor... tam olarak, hiç bozmadan yapabiliyor muyum... hayır aslında... ama bir şey öğrendim bu kaçamaklarda... öncelikle üstü süste yapmayacaksın ve kaçamak yapıyorum suçluluğuyla abartmayacaksın... bir gün kaçamak yaptıysan, ki benimkiler çoğunlukla meyve ya da içki... bir defa da güllaç ( ne fena dimi, ama dayanamadım ne yapayım :))) ).. bunların ardından hemen mini atak yapacaksın.. 1-3 gün süren... sonra seyire devam...işte kaçamakları böyle dengeliyorum.. zaten 1 atak günü normal seyir dönemi döngüsünde var... ben sadece kaçamağın şiddetine göre bir yada iki gün ilave yapıyorum... aslında sanırım hafta sonları biraz bozuyorum... pazartesi- çarşamba dengeliyorum... perşembe cuma normal seyir sebze günü... ve cuma akşamı cts sabahı kilo tekrar negatife dönüyor...

Bn artık son 3-4 kilodayım seyir döneminde vermeye karar verdiğim... o nedenle biraz gevşettim... güçlendirmeye yavaş bir geçiş gibi.. ama diyetin başında kaçamak yok lütfen.. ben de 2,5 ay çok az diyet dışına çıktım...

Yani aman haaa... yanlış anlaşılmasın... hem bozarım hem zayıflarım diye bir düşler alemi sözü etmedim ben :)))

Zayıflamanın tadını çıkarıyorum doyasıya... iltifatları, şaşkınlıkları, güzel sözleri alıyorum içime... keyif keyif... bir misyoner gibi herkese anlatıyorum... yardımcı olmak istiyorum kilo savaşındaki herkese... bir "siz de yapın, vallahi çok kolay ve ödülü inanılmaz" anlatma durumundayım sürekli...

Kafamdaki "beden imajı" nı değiştirmek kolay değil sanki... farklı aynalardaki, camlardaki görüntüme takılınca gözlerim "aaaa bu ben miyim" oluyorum hala... ve hala inanamıyorum bu yeni bene...

Aslında o çok kilolu halimde de sanırım böyleydi... kilolar artmasına rağmen beyin kendini önceki beden durumunda sanıyordu... yoksa nasıl izin verdim ben buncasına.... inanamıyorum kendime... 52 kilo verdim... aslında vermem gereken daha kilolar var... ama yolculuğun başındaki yani 3.5 sene önceki halim... nasıl becermişim onca alabilmeyi, kontrolsüz ve o kadar vazgeçebilmeyi kendimden... aklıma sığmıyor inanan...

Bu defa da bu kadar olsun... iyi hafta sonları herkese... şansımız bol olsun.... :)))) sevgiyle...

26 Temmuz 2012 Perşembe

Dukanlı günlere devam... 95.gün... 17 kilo


Evettt... neredeyse 15 gündür yazamadım...

Çok yoğun koşturmalı karışık günlerdi... ben de tartılmaya bile zaman bulamadım.. ara ara diyeti bozmak durumunda kaldım... bu nedenle uzun bir duraklama yaşadım 10 günlük.. 3 gündür diyet eski rayına oturdu yine... ve sonunca 17. kilo da gitti... vallahi uğurlarken arkasından su dökmedim :))

Bulunduğum her mecliste konu öyle yada böyle diyete geliyor... ciddi bir anlatma ve savunma durumundayım... bence olanı, benim kolayca uyguladığımı anlatmaya çalışıyorum dilim döndüğünce... bu diyetin başlangıçta ne kadar da zor göründüğünü... imkansız gibi algılandığını bilmez değilim...ama işte... hiç de öyle değil...

Zaman geçiyor... kilolar gidiyor... ve ben de bu aşamada vermeyi düşündüğüm son 5 kilodayım... son 3.5 sene ve 50 kilo.... dile kolay... kendim bile şaşıyorum kendime... bu toplam kilo 55 olunca yani dukanla verdiğim kilo 22 i bulunca güçlendirme dönemine geçeceğim... 220 gün :)) uzun bir süre... bu diyetin en önemli dönemi... normal hayata geçiş ve koruma dönemi kısaca... usulune uygun yapılınca bir çok kişi kilo bile veriyormuş bu dönemde...

Kısaca 7-8 aylık bir güçlendirme dönemi bekliyor beni... bu dönemde de 2-5 kilo verirsem tam 80 li yıllara dönerim :))) vayy derim kendime.... aferim bana... hahahaha :))))

işte öyle... bakmayın bu keyif tebessümlerime... dukan yolculuğunun yarısında bile değilim daha... dediğim gibi asıl önemli dönem güçlendirme... yoksa başa dönme riski hep var... ama diyeti böyle kolay ise güçlendirme daha kolaydır diye düşünmekteyim.... işte öyle... sevgiyle...

Haftaya yeni tarifler olacak... tatlı denemeleri...

Bu arada unsuz ekmeğin tatlı kakaolu versiyonunu yaptım... çok kabarmıyor ama tadı müthiş ... bir de 8-10 dakikada pişiyor.. hatta daha az.. aman çok pişirmeyin... hafif az pişmişi daha da güzel... ıslak kakaolu kek gibi oluyor :))) vanilyalı dukan dondurması ile müthiş vallahi.... deneyenlere afiyet olsun... resimleri ile anlatacağım... bir de yoğurt dondurmaları var paylaşacağım sizlerle...

Şimdilik bu kadar olsun... sevgiyle...

11 Temmuz 2012 Çarşamba

80. gün... - 16 kilo :)).. Dukan Seyir dönemine devam...

Yazmaya uzunca bir ara verdim... biliyorum... Diyete devam ediyorum.... Ama arada az da olsa yaz meyveleri kaçamakları da var maalesef .. tabii beklenen sonuç, aralıklarla duraklama... ama inişler çıkışlarla da olsa... bu sabah itibariyle henüz 3 ay olmadan 16 kilo gitti... vallahi mucize gibi...

Şu anda 44 bedene girer oldum... kısaca hedefe sadece bir beden kaldı... 42 beden olunca güçlendirmeye geçme kararındayım... spor ve biraz dikkat derken sanırım 40- 42 beden aralığında bir yerlerde bitecek bu yolculuk...bu da beni eski hallerime döndürecek tümüyle...

3 sene önce nasılda inanılmaz görünüyordu bu hedef... ulaşması mümkün değil gibi.. ama işte ne kadar yakınımda... akıl alır gibi değil... toplamda 49 kilo... seyirde 6, güçlendirmede de 2-3 kilo gidince artık kilo koruma hedefini tutturmak kalıyor geriye...


Öyle iyi hissediyor ki insan kendini anlatamam... kaçamakları kontrol etmeye alıştım.. çok da kasmıyorum aslında artık.... ama KONTROL esas.. önemli olan bu kiloları geri almamak ise, önemli olan ömür boyu bu prensiplere dikkat etmek ise... ben de kendi adaptasyonumdayım... kaçamak dediklerim de abartılı değil zaten... arada bir iki kadeh rakı, birkaç meyve... çokkk nadiren çok özel tatlardan bir kaç tadımlık lokma ... evet bunlar da olmamalı biliyorum Dukana göre.. ama gördüm ki.. bunları kontrol edebilmek önemli... diyet bitti psikolojisinde olmadan, abartmadan, tatlardan mahrum da kalmadan yavaş yavaş geçiyorum güçlendirmeye... aslında öyle hızlı gitti ki son kilolar.. biraz daha yavaşlaması vücuda da toparlama zamanını verecek böylece... gerçi inanılmaz olan, bunca hızla giden kilolara rağmen, ciddi bir gevşeme de yok... ama bundan sonrasında da olmaması için kalan kilolar biraz daha yavaş gidebilir...

Evet işte böyle... 80 günde 16 kilo... inanılmaz değil mi.. bence de....

Biraz da son zamanlarda neler yediğimden bahsedeyim... sabahları 1 parça dukan ekmeği içine ( küçük silikon muffin kalıplarında yaptığım) peynir yada çemensiz pastırma, sebze günlerinde + domates, salatalık ve roka...yada yulaf kepekli krep.... saat 11 civarı sabah ki mini sandviçin aynısı.... öğlen 1-3 arası et, tavuk yada hindi sote ve az yağlı yoğurt, saat 5 civarı goji berry yada dukan kurabiye yada meyveli yoğurt.... akşam balık, et yada tavuk... sebze günlerinde sebze ilaveli... bazen derisi alınmış yarım ızgara tavuk... sonrasında tatlı niyetine tatlandırıcılı jöle, yoğurt yada kakaolu ligth puding.... acil durumlarda kakaolu mikrodalga keki.... yoğurtlu meyve aromalı dondurma çubukları ( kalıplarda kendi yaptığım)... dışarıdaysam et çeşitleri, salata ve diyet kola....işte çoğunlukla günler böyle geçiyor...

Bol bol su ve yeşil çay tabii ki......

Haftada 3-4 defa spor yapmaya çalışıyorum 45 er dakika... özellikle kollar için ağırlık çalışıyorum.... mümkün olan her durumda hareketli olmaya gayret ediyorum... hastane dikey yerleşimli olduğundan çıkışlarda hala asansör kullansam da, inişlerde her durumda merdivenlerdeyim...Ama yine de genelde oturarak yapılan bir işim olmasından dolayı istediğim ölçüde hareketli değilim....

Bu günlük bu kadar olsun.... yola devam :)) hepimize bol şanlar olsun :))

4 Temmuz 2012 Çarşamba

Unsuz Dukan Ekmeği



MALZEMELER

2 yumurta (1 yumurta+1 yumurta akı da olabilir)
6 çorba kaşığı az yağlı SÜT TOZU
1/2 çorba kaşığı yulaf kepeği
2 çorba kaşığı yağsız süt
1 paket karbonat
Tuz ve biraz tatlandırıcı


Malzemeler iyice karıştırılıp küçük kalıplara 1 yada 1/2 çorba kaşığı kadar konulacak. 170 derece fırında 15 dk kadar, yada kabarıp üzerleri kızarana kadar pişecek.. Dışarıda soğuduktan sonra kalıplarından çıkınca sandviç ekmekleriniz hazır...

Afiyet olsun :))

Not; Ben orijinal tarife pek güvenemedim ve biraz yulaf kepeği ekledim. Onsuzda olacaktır. bu karışımdan bu ekmeklerin olması mucize gibi.... :))))))

Somon Izgara


MALZEMELER
Somon Flato
1 orta boy soğan
5-7 diş sarımsak
Tuz, Karabiber

Soğan jülyen tarzında ince uzun doğranır. Sarımsaklar ince ince kıyılmış halde eklenir. Tuz ve karabiber ilave edilir. Çok az yağla yağlanmış bir kapaklı fırın kabının tabanına bu karışım konulur... Somonlar derili kısım alta gelecek şekilde yerleştirilir. 150 derece de 20-25 dakika kapağı kapalı olarak pişirilir. Daha sonra balklar derisi üste gelecek şekilde çevrilir. Kapağı açık olarak 180-200 derecede üstü kızarana kadar pişirmeye devam edilir.

Üstü çıtır çıtır olup yağlarını bıkarınca ızgaranız hazır.

Afiyet olsun.....


2 Temmuz 2012 Pazartesi

71. gün - 14. 5 kilo... Dukan seyir dönemi... Arada kaçamaklar VE ELAZIĞ...

Evet, yeniden merhaba...

Son hafta yazamadım bloğa.. aslında biraz da utançtan sanırım...çok koşturmalı bir haftaydı... maalesef arada kaçamaklarım da oldu...seyahati bahane ederek :((... telafi çabalarım da tabii ki :))

Perşembe günü bir fakülte açılışı için, Elazığ'a gittim... tam bir süpriz her anlamda... öncelikle, aileleri adına yaptırdıkları fakülte binasının açılışında arkadaşlarımın yanında olmak için gittiğim bu gezi; arkadaşlarımın inanılmaz ev sahiplikleri ve seneler sonra, orada ailenin bir bireyi olarak karşıma çıkan sevgili çocukluk arkadaşım, tanıştığım sıradışı, harika insanlar, Elazığın beni şaşırtan coğrafyası ile çok da keyif aldığım bir tatil kaçamağına dönüştü...

Gün boyu eğlenerek yaptığımız lezzetli sohbetler...özlediğim aydınlık yüzler, yürekler... çok keyif aldım çokkkk.... sanki okul gezisinde gibiydik.. davetlilerin içinde istanbul'dan gelen bizim çekirdek grup ( bir arkadaşın deyimiyle Bizans grubu :)) ) kısa sürede kaynaştık.. biz kızlar ve sabırla bizlere dayanan, ama bir o kadar da eğlenen hastane yöneticisi arkadaşım... gerçekten keyifliydi... açılış, köy, Mor Mastar dağları, muhteşem çiftlik, Harput tepesi, Elazığ model evi, Elazığın şaşırtan iklimi, çedene kahvesi... ve yemekler tabii ki :))

Siz siz olun Dukan diyeti yaparken Elazığa gitmeyin... gittiniz yöresel tatlardan, tatlılarından uzak durun.. neymiş öyle ballı lokma tatlısı, Orcik ( cevizli sucuk) falan... sakın ha... yakınına bile yanaşmayın... tabii bana, gidip tüm bunları yemeden, kimse böyle şeyler söylemediği için... hazırlıksız yakalandım maalesef :)) e hal böyle olunca da, birer ikişer parça derken.. aa bir baktım bayağ bayağ tatlıları götürmüşüm ben.. tüm gün herkese bir misyoner ciddiyetiyle "Dukan Diyeti" anlattıktan sonra.... bunları yemem de ayrıca ironik di biliyorum.. ama işte öyle... mazeretim var hocam.. kimse bana Elazığa gitme demedi öncesinde :))))))))


Neyse işte böyle sevgili dostlar... hafta sonu çok ciddi spor ve diyete dikkat ile geçti... bir de koşturma ve teras çalışmaları eklenince programa... sabah baktım Elazığ etkisine rağmen bir yeni kilo daha gitmiş.... oleyyy dedim evet şimdi yazabilirim... hem yeni kiloyu, hem de kaçamağı...

Hafta sonu yine dukan ekmeği yaptım.. ikinci yarı ısı süresini ( hani fırın soğukken koyup 15 dk 160 derece, sonra 15 dk 180 yapıyorduk ya) daha uzun tutuyorum 20-25 dk kadar... çıtır çıtır oluyor.. üstlerine de çok az susam yada çörek otu.. ekmek değil çörek oluyor vallahi...

Bir de fırında az soğan ve sarımsak ile ızgara soman yaptım ki... ımmmm... mutlaka burada anlatmalıyım detaylı tarifiyle... ve ayrıca, dukanella da ilk defa denendi tarafımca... tabii biraz modifiye edildi acilen, az biraz jelatin ve tartar ilevesiyle.. onu da anlatacağım....

İşte böyle.. Dukanla yolculuğa devam... kıyafetler artık ciddi sorun olmaya başladı... daha 7 kilo seyirde... 3-5 kilo da güçlendirmede ( ciddi yapılınca kilo verme yavaşlasa da sürüyor) derken 10- 12 kilo daha var... o nedenle yeni bişiler de almak istemiyorum.. son 4 aydır aldığım herşey tek kullanımlık oldu neredeyse... bakalım... sabahları en az 6-7 parça denedikten sonra ayarlayabiliyorum giyeceklerimi... İşte öyle.. tabii bu tatlı bir dert... tek sorun bu olsun dimi ama...

Bol şanslar hepimize...sevgiyle...:))

26 Haziran 2012 Salı

Fırın Patlıcanlı Hindi But

FIRIN PATLICANLI HİNDİ BUT
1 kilo patlıcan
1 kilo hindi but kuşbaşı
1/2 kilo domates
1 adet soğan
Salça ( isteğe bağlı)
1 tatlı kaşığı sıvı yağ
Tuz, karabiber, kırmızı biber
Maydanoz


Patlıcanlar soyulup hazırlandıktan sonra bütün olarak tuzlu suyun içinde 6-10 saat bekletilir ( bu kadar uzun bekletmeyi yeni keşfettim... inanın şeker gibi oluyorlar bekletildikten sonra ) suyun üzerine biraz ağırlık konulup patlıcanların suyun içinde kalması sağlanabilir.. Bekletilmiş patlıcanlar halka halka doğranıp tercihen silikon tepsi örtüsü yerleştirilmiş tepsiye ( silikon olunca hiç yapışmıyor- daha önce anlattım) yerleştirilir... çok çok az yağ ile üzerleri yağlanır...yaklaşık 30-40 dk 170 derecede pişirilir.

Kalça but, soğan ve domatesler ayrı bir yerde sotelenerek pişirilir... tercihe göre salça, tuz, karabiberi kırmızı biber eklenerek yemek harcı hazırlanır.. Pişmiş patlıcanlar hindi etli karışıma eklenerek 5-10 dk daha pişirilir... su miktarı ve pişme süresi de sebze yemeklerindeki dirilik tercihine göre ayarlanabilir... servis yaparken üzeri maydanoz ile süslenir...


Fırında yapılan patlıcanın pişirme yöntemi; biber, kabak, havuç( hafif ön haşlama sonrasında), soğan, ve diğer başka sebzelerde de çok başarılı oluyor.. bu sebzeler yemek yapmakta kullanılabileceği gibi, yoğurtlu yada sarımsak/domates soslu olarak etin yanında da yenilebilir...

Afiyet olsun.... sevgiyle ... :))


64. gün.... 13.5 kilo :)) dukan seyir dönemi ile seyir halindeyim...

Merhabalar...

Geçen hafta sonu yaptığım kaçamaklar nedeniyle biraz dengesi bozulsa da diyetin, ya da denizci tabiriyle rüzgarı kesilse de yelkenlerin, sonraki günlerde uygun rüzgarı yakalayarak seyrimizi sürdürmekteyim :))...

İşte öyle... gerçi bu hafta sonu da bir- iki küçük çifte kavrulmuş lokuma yenik düştüm ama sonrasında öyle çok hareket ettim ki.. sanırım vücudum kullanmıştır onları hemen... aslında neden bu kaçamaklar, onun da farkındayım... zaman ayırıp tatlı alternatifleri yapmadım ya kendime.. tatlı krizlerine yenik düştüm sadece... evet bence öyle...

Kaçamakları anlattıktan sonra biraz da yediklerimden bahsedeyim... Bunlar tabii ki seçenekler... hepsi bir arada değil... :)) Ayrıca sebzeli olanlar protein+sebze günü... diğerleri sadece protein günleri için seçenek ....

KAHVALTI;
- Çemensiz Pastırma, hindi göğüs füme, tavuk jambon, veya yağsız peynirler ve Dukan Ekmeği.
- Omlet
- Krep ve çeşitlemeleri...arasında yine yukarıdakilerle...
- Domates, roka, salatalık, maydanoz...

ÖĞLEN
- Sabahtan arta kalanlar :))
- Tavuk ızgara
- Yağsız kıymalı köfte
- Yağsız yoğurt

AKŞAM
- Somon... sadece soğan ve sarımsak ile pişirilmiş
- Hindi kalça veya göğüs eti kuş başısı ile sebze yemeği ( taze fasülye, patlıcan, bamya, mantar vs)
- Soya soslu tavuk..
- Hazır yarım ızgara tavuk ( derisi çıkarılmış)
- Fırın balık
- Fırın patlıcani biber.. yoğurtlu yada salça domates sosu ile...

ARALARDA;
- Goji berry, 2 çorba kaşığı...
- Jelatinli diyet jöle
- Ligth kakaolu puding
- Buzlu meyve aromalı dondurma
- Kakaolu yulaf kepeği keki

İşte yediklerim bunlardan oluşuyor...

Son günlerde ki bozmalarım nedeniyle biraz yavaşlayarak da olsa, dukan seyri sorunsuz devam ediyor kısaca... bundan sonra biraz tarifleri anlatacağım diğer postlarda..


Sevgiyle kalın... vazgeçmek yok... bol şans hepimize... :))

20 Haziran 2012 Çarşamba

42 beden ve sonrası... :(((

Dün bir yazı okudum bununla ilgili...

 42 beden sonrası hissedilenler.... evet ya.. :(( aynıyla vakiii... dedim yazmam gerekli...

Öyle dimi... bunu yaşamış hangi hatun kişi unutabilir ki o deneyimi... küme düşmek gibi... alınan kilolarla beraber yaşanan utanma hissine, bir de belli mağazalara mahkumiyet eklenir..

"Trend, moda, modern, stil, güncel, vsvsvsv" sözcükleri olmayacaktır.. büyük beden çalışan mağazaları araştırırsınız çaktırmadan... hele 50 - 52 sonrası hepten felaketiniz olur.. evet artık siz değil, sığmayı becerdiğiniz kıyafetler belirler nasıl giyineceğinizi, tarzınızı... renk tercihleriniz bile sınırlıdır.. Aynalardan kaçarsınız... kendinizden kaçtığınız gibi...

Bu durumlarla başa çıkmak zaten yeterince zorken... bir de standart mağazaların işgüzar görevlileri çıkar karşınız... inciten, hatta kabalaşan tarzlarıyla; "bizde size uyabilecek bir şey yok" "siz en iyisi büyük bedenlere bakın" "hayır, elinizdeki size uymaz".. bu sonuncusunda artık çıldırırsınız.. ya kardeşim başkasına bakıyor olamaz mıyım yani.."bu modeller 42 ye kadar" "biz maalesef NORMAL bedenlerde çalışıyoruz, size uymaz"....

Sanki kilolu kişiler uzaydan gönderiliyor...o kadar anormalmiş gibi.. yabancı hissetmeniz gerekli gibi.... ötekiymiş gibi... ve giderek artan bir aşağıya çekme çabası....


Bu öyküler uzar gider... başınızı önünüze eğersiniz... dilinizin ucuna gelen bir sürü şeyi söyleyemezsiniz... zaten kilo konusunda iç çatışmanız yeterince ağırdır, satıcılara hak ettiği yanıtları vermekten alıkoyar sizi... işte öyle çıkarsınız o mağazalardan... sanki yasak bölgeye izinsiz girmiş gibi.... hakkın olmadan uzanmış gibi... evet artık ait olmadığın yerlere girdiğinde böyle davranacaklardır sana... artık farklı bir dünyaya merhaba.... büyük bedenlerin, şişmanların dünyasına hoş gelirsiniz...

Evet araya sora bulursun o mağazaları... ama çoğunlukla nasıl bir hayal kırıklığı... o modelleri tasarlayanlar bu bedenlerde olmuş mudur diye meraklanırsın... o ne rüküş dizaynlardır öyle... sade bir kot istersin.. ya simli ya çiçekli.. eline aldığın her şey ya fırfırlı ya iri iri desenli... tanrımmmm dersin nereye düştüm ben.. feminen desen değil, seksi desen asla değil, resmi desen nerdeeee... ama mahkum bir şekilde seçmeye çalışırsın... üstüne olanlardan tarz yaratmaya çabalarsın yeniden... içine sinmese de....


İşte böyle...42 beden sonrası tam bir bunalım ve depresyon dönemi... ve bunu bilinçli besleyen zayıflama sektörü...kendinizi kötü hissetmeniz için her şey hazır, planlanmış sanki.. mağazalar, tv, yazılı basın, sosyal ağlar, vsvsvs... her yerden yağar kesintisiz.... tam bir mahalle baskısı.. hiç adil değil.. hiç değil ..

Bunları düşününce içimdeki isyankar kız "HAYIRRRRRRR" diye bağırıyor... kilo vermeyi durdurup bununla bir aktivist gibi uğraşasım geliyor... " Kilom beni ilgilendirir, size ne, kime ne" kampanyalarında başı bile çekebilirim... yada ben hem bu konuda mücadele edeyim hem de kilo vereyim.... bunca kilo ile vedalaşmış birisi olarak belki de sözlerim ciddiye alınır... ne dersiniz...

Sevgiyle.....
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...