24 Eylül 2012 Pazartesi

SÜT REÇELİ ve çeşitlemeleri

Evettt dün akşam yaklaşık 2.5 saat uğraştım...

Önce Simlanın tarifi ile heveslenmiştim.. Sonra ilkay ve diğer dukancılar denemeye başlayınca birden gaza geldim.. bir kolay yolu olmalı diye geçtim ocağın başına 3 ayrı deneme yaptım...

İşte tekmili birden süt reçeli maceram :)))


1- KLASİK TARİF:
Normal tarifte tencerede karıştırılarak yapılınca dibi tutuyor diye çelik tencerenin içine oturttuğum bir küçük borcam da yapıldı.

2.5 su bardağı yağsız süt, 3 yemek kaşığı süt tozu iyice karıştırıldı... orta açık ateşte kapağı açık olarak (çift tencere olunca kapak kapanamıyordu, zaten kapanınca nasıl buharlaşma olacağını da tam anlayamamıştım) pişmeye başladı.. arada devamlı karıştırdım. 46. dakikada 3.5 yemek kaşığı takita ve 1/4 çay kaşığı karbonat koydum (kabarma olmadı)

Veeeeee toplamda 167 dakika pişti... giderek koyulaştı... rengi hafif karamelize oldu.. kıvamı enfes bir koyu krema kıvamına geldi... ocaktan aldım... buzdolabında bal kıvamında şu anda... küçük reçel kavanozu kadar çıktı...lezzeti vazgeçilmez :)))

2- KOYULAŞTIRILMIŞ, SÜT TOZU ARTTIRILMIŞ TARİF

Bu kadar uzun sürede koyulaştığını siteden öğrenince... süt tozunu arttırayım, sütü azaltayım dedim...

6 yemek kaşığı süt tozu, 1 bardak yağsız süt karıştırıp yine altta döküm çift tencere araya su yöntemiyle pişmeye bıraktım. koyuluğu çok güzeldi... 10. dk da 4 yemek kaşığı takita ve karbonatı koydum (bu da kabarmadı) ama onu da 80 dk pişirdim... rengi koyulaşmadı daha önce.. bu arada çok koyu olduğundan 2 defa 2 şer çorba kaşığı süt ilave ettim...

Sonuç dolapta çok daha koyu bir reçelim var.. hemen hemen aynı miktarda çıktı.. ama daha tatlı.. bir çay kaşığı yemek yetiyor..lezzeti bir harika :))

3- MİKRODA SÜT REÇELİ
2 numaralı karışımı bu defa mikroda denedim... 1 er dakika max da pişirerek test ettim... ilk dakika çok kabardı... büyük bir cam tencereye aldım.. 2. dakikada kıvamı kabarmış çok iyi çırpılmış yumurta akı gibiydi... telle karıştırıp karbonat ve tatlandırıcıyı ekledim... 4. dakikada hafif kesilmeye başladı ve kabarmış höşmerim gibiydi... 5. dakikada rengi döndü ama kıtırık bir şeker çeşnisi haline dönüştü... tadı ehhh :))

Bu konuda biraz daha çalışmak lazım... bence HÖŞMERİM halinde bırakmalıydım :)))

Sonuçlar ilk resimde: kare olan klasik tarif, saplı olan koyulaşmış hali, diğeride şekerleme.... bunlar bitsin yeni denemelere devam :))))

Tarifler biraz karışık ama lezzet harika... tencerelerin dibi tutmadı ve sadece arada bir karıştırdığım için koluma da bişi olmadı :))) afiyet olsun tüm dukancılara :)))

21 Eylül 2012 Cuma

DUKAN EKMEĞİ


krema kıvamında yumurta akı
pişmiş ekmekcikler
DUKAN EKMEĞİ

3 yumurta akı
1 yumurta sarısı
1/2 su bardağı süzme ligth yoğurt
4 çorba kaşığı yağsız süt
mayalanmış hamur
6 çorba kaşığı yulaf kepeği
Yarım paket karbonat
1 tatlı kaşığı kuru maya
1/2 tatlı kaşığı tuz
1-2 damla sıvı tatlandırıcı
1-2 damla tereyağı-vanilya aroması

Malzemeler oda sıcaklığında olmalı...

Yumurta akları, karbonat, tuz, tatlandırıcı bir çırpıcı yardımıyla koyu krema kıvamına gelene kadar karıştırılır... karışıma süzme yoğurt ( evde bir tülbent yardımıyla kendim yağsız yoğurttan yaptım) süt eklenir....

hamur kalıplarda
Yulaf ve maya iyice karıştırılır... karışıma eklenir.... ılık bir yerde (ben 50 derece de fırında beklettim) üstü bir havlu ile kapalı olarak yarım ila bir saat bekletilir.... hamurun hacmi yaklaşık 1.5 katına çıkıp üzeri delik delik olunca mayalanma tamamlanmış demektir... küçük silikon kek kalıplarına koydum.. Bir kaşıkla 12 küçük kalıp bir de orta boy silikon kalıbın dibinde olacak şekilde paylaştırdım... üzerlerine yumurta sarısı sürdüm... fırında 175 derece de 25-30 dk yeterli oluyor... kek kalıplarında kolaylıkla çıkıyor...

Tadı biraz mısır ekmeğini andırıyor.. sıcakken bir parça peynirle... mmmmm... pek lezzetli gerçekten... soğuduktan sonra da ikiye kesip kızarınca çıtır çıtır ekmek oluyor, kahvaltıda müthiş...

Ek bilgi; Daha çıtır olmasını isterseniz pişirme süresini 5-10 dk daha uzatın, ayrıca mufin kaplarına 1 er yemek kaşığı koyarsanız içi az çıtır kabuklu ekmekleriniz oluyor... ayrıca tadını sevenler için DEREOTU, yada ZEYTİN AROMASI çok yakışıyor...

Afiyet olsun...
 

Not: Tarif bu alandaki en iyi tarif sitesi olan
http://www.dukandietrecipes.co.uk/ tariflerin bir karışımıdır,
 bir iki küçük ekleme değişiklik de yaptım tabii :))...
bu iki siteyi de şiddetle öneririm....

17 Eylül 2012 Pazartesi

Öncesi, Sonrası.... hissettiklerim... peki neden kilo almıştım ben...

Neden şişmanladım... nasıl izin verdim buna diye soruyorum kendime son zamanlarda...

Bu bir kaçışmıydı... kendimden... yaşamdan...

Sığınmak mıydı konfor yemelerinin yasak tatminine... ya da bir ceza belki de bilinçsizce verdiğim kendime...net değil duygular... karışık... içiçe... ayırt etmek çok zor ilk bakışta... belki de hepsinden bir parça...

Nasıl kıyar insan kendine... nasıl gelir bu hale... ama oluyor işte... oluyor... dostlar bile.. üzgün ama karışamıyor... karıştırmıyorsunuz... bir duvar arada penceresiz, kapısız.... öylesine dik... içine sadece yiyecekleri aldığınız kendinizle beraber... ulaşılamayan, karanlık, bulanık bir gerçeklik... fenaymış kısaca... çok fena...

Hep diyet yapıyordum oysa... devamlı zayıflama dergileri kitapları okuyordum dünyanın her tarafından... hep gündemimdeydi zayıflama ve diyet konusu... asla pes etmemiştim güya... buz dağının görünen yüzünde bu vardı... ama... içte... taaaa derinde... kaçmalarıma mezeydi sanki kilolarım... kendimi affediyordum yemelerimde... ve her kilo ile cezamı infaz ediyordum... niye cezaydı... o da net değil... yaşamımdan memnun olmasam da değiştirmek için bir şey yapmamamı cezalandırıyordum sanırım... ve kilolarla bir şey de yapamaz hale gelerek özür buluyordum bilinçsizce... nasıl bir sarmal, nasıl bir kısır döngü bakarmısınız...

Bunları öyle geç fark ettim ki... kendimden utandım... ne yapmıştım kendime... ben ki bu kadar güçlü bir insandım güya... ama yetmedi.. yetemedi... güçlü olmak kör olmaya... bilinçli, tercih edilen, taammüden olan körlüğe engel değilmiş demek ki...

Fark etmek çözümün başlangıcıymış... fark etmekten kaçıyormuşsun asıl... aynalara bakmadan... kendinle yüzleşmeden... ezber söylemlerle, ezber görmelerle... gördüğü inkarlarla yaşanan bir farkındalıktan kaçış durumu bu kısaca...

Her başarılı kilo verme macerasının en rating alan kısmıdır ya öncesi sonrası karşılaştırmaları, görsellikleri... işte en az onlar kadar değerli, öncesi sonrası hissetmeleri...

İnsanlara önceden gösterilebilse... görselleştirilebilse sonrası halleri... ve o sonrası halleri bir de anlatabilse.... farklılığı... hissettiklerini... yeni kendilerini.... bu hedef görsel ve beyinsel olarak oluşturulabilse... bence bingo... obezite diye bir şey kalmaz... yada hadi çok azalır diyelim...

İşte böyle...

Keşke dememek elde mi şimdi... keşke çok daha önceden anlayabilseydim tüm bunları... ama olsun ne yapalım... zararın neresinden dönersen karmış...

Ya hiç fark etmeseydim.... dimi ama :))

Sevgiyle...


10 Eylül 2012 Pazartesi

141. gün ... 22 kilo gitti

Kilolardan bahsetmeyeli de epey oldu dimi... tatiller bayram kaçamaklar :((  (evet sonuna yaklaştım diye azıcık yayıldım sanırım) derken biraz yatay seyrettim seyirde... hatta 2 kilo alıp döndüm dalış tatilinden... aslında birazı su birazı posa.. bunu bilsem de yine de terazide pozitife geçmek hoşuma gitmedi doğrusu...

Döner dönmez bira zsıkı tuttum diyeti... ve almış görünenlerin üzerine 1.5 kilo da vermiştim hatta..

Evet Dukana başlarken ilk hedefim 22 kilo verip 42 - 44 beden arası olmaktı... bu gerçekleşti aslında... ama kilo verme o kadar iyi gidiyor ki... 3. döneme geçmeye kıyamıyorum sanki.. o nedenle sanırım 3-5 kilo daha versem falan der oldum... bakalım.. ay sonuna kadar seyre devam... hergün sebze yenilen 3. dönem de biraz posa biraz su demek ki ibre bir iki kilo yükselecekse.. en azından 2-3 kilo daha verip hayata bu kilo da devam ederim diyorum bir de...

Bakalım... günler geçiyor... hele ay sonunu görelim bakalım daha ne kadar gidecek...

Sevgiyle :)

Vücut Algısı - Body İmage.... bu benmiyim gerçekten :)).

Önünden geçtiğim aynalara, vitrinlere takılıyor gözüm.... kendime yani... "yok artık" diyorum... mutlaka zayıf gösteren formda üretilenlerdendir bu camlar... inanamıyor beynim ilk baktığında... vallahi de böyle oluyor gerçekten... bunu "aman da ne çok zayıflamışım" edasıyla söylemiyorum inanın...gerçekten de bu hissettiğim...

55 kilo oldu toplam verdiğim... normal boyutlarıyla bir erişkin çıkıp gitti bedenimden.... aklım almıyor... bu nasıl oldu... kilo vermişime de değil hayretim... aldığım ve geri verdiğim kilolara... daha doğrusu bunun olmuş olmasına...

Bu kadar kiloya nasıl izin vermişim... aklımın almadığı kısmı da o işte...

Geçenlerde, bu beden algısı meselesini keşfettiğimde asıl sorunun bu olduğunu da keşfettim... evet yaaa... işte buydu... kilolu hatta obez olduğum dönemlerde de beynim reddediyordu aynalarda gördüğü... işte bir "yok artık" o zaman da mevcuttu... tamam kilo aldım diyordu bilinç altım ama bu kadar da değil canım... kesin bu görüntü doğru değil...

Hani aynalarda belli açıdan gördüğümüz kendimize gözümüz alışır da... sonra tesadüfen çekilmiş bir videoda yada kamerada kendimizi tanıyamayız ya... ya da arkadan çekilmiş resimlerimizin hepsinin kamera şakası olduğu fikrine tutunuruz ya gönüllü... işte öyle bir durum bu... yoksa kendimizi doğru algılasak... 360 derece görebilsek çok yönlü... kim kendine bunu yapabilir ki... kim kıyar kendine böyle...

Belki de önceki yazılarda da bahsettim.... 6-7 sene önceydi... uzun zamandır görmediğim bir arkadaşım bana bakıp ; - Nasıl yaptın bunu kendine, nasıl kıydın.... demişti... tam da anlamamıştım aslında... espriyle karışık geçirmiştim... kendimi, bizzat kendi hayatımı geçiştirdiğim gibi... ama oluyor işte... farkındalığı korumak kolay değil... hele kaçmak işime geldiğinde... faturaları görmezden gelmek çözüm mü oysa... işte hesap ortada :(

Acayip bir duygu hafiflemek... yeniden eski beni bulmuş gibi hissetmek... 16 sene sonra, bir de saçlarımı eski kullandığım şekliyle kestirdikten sonra, beynim yeni vücut imajıma alışmasa da... gözlerim eski bir resme bakar gibi yeniden... bu aynada gördüğüm kişi 30 lu yaşlarındaki ben...bu da ayrı bir sorun yaratıyor tersinden... kendimi o yaşlarda sanıyorum sık sık... sanki geçmişi yeniden yaşar gibi... hatırlatmam gerekiyor kendime içinde bulunduğumuz yılı.. yaşımı... yani ne beynim ne gözlerim gerçeklerin farkında hala... beyin kabul etmiyor.. gözlerim abarttıkça abartıyor... bense arada keyiflimi keyifli...

Zaman diyorum... zamanla oturacaktır taşlar... artık ne bu görüntümden ne de yeni beden imajımdan vazgeçmeye niyetim yok...

Dukan ile kilo dengeleme yollarını öğrendik deneye yanıla... bu öyle bir sistem ki, farkındalığı koruduğunuz ölçüde kontrol hep sizde... inanın aynen öyle.....

Sevgiyle :))

7 Eylül 2012 Cuma

Dukan diyeti kaç defa yapılabilir???

Merhabalar...

Uzun bir ara verdim yine... güya sık sık yazacaktım ama olmadı işte... 2. dönemin son günleri dedim, tatil dedim ben de biraz gevşedim galiba :))...

Kendimi de yeniden disipline ettiğim şu günlerde.... bu önemli konuyu bir anlatayım dedim...

Dukan diyeti hakkında bilen bilmeyen herkesin bir fikri var ya.... çevremizdeki hemen herkes bizi vazgeçirmeye uğraşıyor ya zararlı diye... nasılda savunuyoruz çatır çatır "yok vallahi değil, usulüne uygun yapılınca bir sorun yok" diyerek kendimizi parçalıyoruz ya.... bir tek konu var ki Mr Dukan bile katı ve dik duruyor.... DUKAN DİYETİNİ ÖMRÜ HAYATIMIZDA SADECE 2 KERE BİR BÜTÜN OLARAK YAPABİLECEĞİMİZİ söylüyor... yani bu sene verdim seneye aldım ... hoopppp sil baştan yaparım, kolayca kilo veririm... sonraki sene... gene almışım 20 kilo ... canım ne olacak... yaparım bir Dukan veririm olmuyor kısaca....

Dukan diyeti sırasında normal beslenme normlarının dışına çıkıyoruz... lif açığı oluyor... çok protein yükleniyoruz.... protein ve yağlarımız yanarken bir çok atık madde oluşturuyor... bu durum çok uzun sürelerle devam edilirse sakıncalı olabiliyor.. bir yada iki sefer için bu durum geri dönüşsüz bir hasar yapmasa da sık sık tekrar edilmesi durumunda bu sakıncalı olabilir diyor sevgili doktorumuz... Bir de ayrıca, vücut artık duyarlılığını kaybediyor bu metabolizma değişimine ve diyet de eskisi kadar etkin olamıyor....

Bu argüman ne kadar bilimsel, ne kadarı güvenilir çalışmalara dayanıyor bilemiyorum... ama bu konuda ona güvenmemiz gerek sonunda... öyle diyorsa vardır bir bildiği diyerek... BU DİYETİ TÜM EVRELERİ İLE YAPMAYI GÖZE ALAMIYORSAK HİÇ BAŞLAMAMAK ÇOK DAHA AKILCI... en azından kendinizi hazır hissettiğinizde uygulamak için bir alternatif olmaya devam etsin..

Bu diyete başlamış olan bizlerse; yaptığımız işe daha ciddi ve konsantre sarılmalı... ara kaçamakları abartmadan ve hızla diyete devam etmeliyiz...

Diyet oturduktan sonra üst üste bozulmazsa gecikmeyle de olsa kilo verme sürüyor... önemli olan "yaa ben nasılsa bozdum, artık bunun geri dönüşü de yok, ben boş vereyim" duygusuna kapılmadan, yeniden 2-3 gün atak yapıp diyete kaldığın yerden devam edebilmek...

TABİİİ EN İDEALİ HİÇ BİR KAÇAMAK YAPMADAN TÜM DÖNEMLERİ USULÜNE UYGUN TAMAMLAMAK... Bunu tartışmaya bile gerek yok... en hızlı ve sağlıklı diyet o şekilde devam ediyor... ama insanız sonuçta... bir zayıf anımızda bir kaçamak yapınca... yada birkaç günlük olağanüstü bir durumda diyeti yapamayınca... hemen pes demeyelim... bunca emeğe ve bu diyeti yapabilme haklarımıza yazık...

Geri dönebileceğimiz her noktadan kararlı bir şekilde diyete devam etmek gerek... asla vazgeçmeden... pes demeden... inanın sonuçlar her şeye değer...:))

Sevgiyle... bol şans yine hepimize :))
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...